Nerede olmak istediğine çok fazla kafa yorarsan bulunduğun yerin tadını çıkarmayı unutursun.
Uzayda seyahat ettikleri Avalon adlı gemideki yolculardan Jim (Chris Pratt) ve Aurora (Jennifer Lawrence) gemide meydana gelen bir arıza sonucu yaklaşık 90 yıl erken uyandırılmıştır. Fazlasıyla lüks bu uzay gemisinde kalan 90 yılı nasıl geçireceklerini düşünürken geminin ölümcül bir hasar aldığını ve seçimlerinin kısıtlı olduğunun farkına varınca uyuyan 5000 yolcuyu kurtarırken aynı zamanda da hayatta kalmaya çalışacaklardır.
İlk dakikalarında film Tom Hanks’ın başrolde oynadığı Cast Away filmine yakın seyredip 10 Cloverfield Lane filmine dönüşüyor. Çok derin boyutta masaya yatırırsanız bambaşka senaryolar bile gelebilir aklınıza. Fakat filmin yapımcıları bu filmde yer alan senaryoyu uzayda geçirmeyi uygun görmüşler. İzleyiciler tarafından her ne kadar olumsuz eleştirilere maruz kalsa da benim kanadımda bir şans verilebileceğini düşünmüyor değilim. Çocukluğumdan beri uzaya ilgisi olan biri olarak bu tür filmlerde senaryo benim için sadece filmin tuzu biberi olmuştur. Nedense hep arkaplandaki o filmde yer alan genelde gelecekte geçen teknolojilere, uzay-zaman kavramları arasındaki ilişkiye bakar ve çoğu kez kendime filmde bir rol biçerim. Passengers filminde de Avalon gemisinin yolcularından Jim uyandığı andan itibaren Chris Pratt’ın kaslı vücudunu sergilediği ve tebessüm etmenize sebep olacağını düşündüğüm birkaç sahne ile ne olup ne bitiyor bunlar izleyiciye aktarılıyor. Filmin ikinci evresinde ise konuya Jennifer Lawrence dahil oluyor derken genellikle her konuda olduğu gibi burada da bayanlar (bayanlar başımızın tacı 🙂 ) araya girince plan program alt üst oluyor desem yeridir. Sonrasında ise finale doğru giden uzun bir süreç.
Önce bunları anlattım ki izlemeye karar verirseniz eğer önyargılarınızı kenara atıp en azından ikinci bölüme kadar takip edersiniz. Film hakkında fikir sahibi olmak için birkaç yoruma göz attıysanız eğer filmin bilim-kurgudan ayrı olarak romantizm ve dramın öne çıktığı bir yapım olduğunu tahmin etmişsinizdir. Dediğim gibi nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Yapımcılar bu türleri öne çıkarmak istemiş ki filmin türü macera, dram, romantizm diye geçiyor. Gördüğünüz gibi bilim-kurgu bile yok. Yani demem o ki film uzayda geçiyor diye bilim-kurgu kısmına pek düşmeyin. Dram, romantizm kısmını da fazla yansıtabildiklerini düşünmüyorum. Hem oyuncuların hem de yapımcıların. Benim ilgimi çektiği için sıradan bir yapım olsa da beğenimi kazandı. Siz ne düşünürsünüz bilemem. İzledikten sonra yorumlarda belirtirseniz sevinirim.
Günümüz tasarımı yapılan düğün elbisesi modelleri göz alıcı görsellikle desteklenmektedir. Burada düğün elbiselerinin kendi tarzınızı…
Eşofman takımı hemen hemen her kişinin mutlaka bir kaç takımı olduğu bir giysi türüdür. Eşofman takımı hem…
Evren Sungur hem sanat alanında gelişmiş olan hem de kendini son zamanlarda oldukça fazla gösteren…
Bir WordPress sitesini ilk kez başlatmak çok zor görünebilir. Örneğin, WordPress'e yeni başlayanların çoğu, bir…
Eski adıyla SinBin Studioları tarafından geliştirilen RaceRoom Racing Experience yarış simülasyonu büyük bir güncellemeye daha…
Kendisine has çalışma stili ile birlikte ortalama 40 metre gelinlikten emiş yeteneğine sahip olan traktör…