Collateral Beauty (2016)

collateral beauty

Buradayız çünkü, bağ kuruyoruz.

New York şehrinde bir şirkette reklamcılık işiyle uğraşan Howard başından geçen trajik bir olay sonrasında hayata olan bağlılığını kaybetmiştir. Arkadaşları her ne kadar ona destek olmaya çalışsa da çabaları karşılıksız kalmıştır. Howard bir terapi grubuna yazılır. Yeni insanlarla tanışma ve onlarla konuşma fırsatı elde eder. Sevgi, zaman ve ölüm kavramlarının insanları birbirine bağladığını söyler. Bu konuşma üzerine bu üç kavrama mektuplar yazarak kendini rahatlatmayı amaçlar. Ancak aklının ucundan geçmeyen bir şey gerçekleşir ve mektuplara doğrudan cevap alır.

23 Aralık 2016 tarihinde Türkiye’de vizyona giren filmin kadrosu oldukça geniş ve bir o kadar da sağlam. Kadroda Will Smith, Edward Norton, Kate Winslet, Michael Peña, Helen Mirren ve Keira Knightley yer alıyor. Oyuncuların çoğu kendini kanıtlamış ve birçok başarılı yapımda yer aldığından oyunculuklarını ne kadar profesyonel bir şekilde sergilediklerinden bahsetmeyeceğim. Onun yerine hemen filmin senaryosuna atlayalım isterseniz.

collateral beauty

Collateral Beauty yani Türkçe adıyla Gizli Güzellik bir trajedi sonrasında hayatını zor da olsa devam ettirmek zorunda olan bir adamın hayata dönüşünü ele alırken sevgi, zaman ve ölüm kavramlarına yazdığı mektuplar üzerinden hayatı sorgulayıp bu şeylerin nasıl birbiriyle uyum içinde var olduklarını ve bir kaybın bile bir anlamının bulunduğunu onun içindeki güzelliğin nasıl ortaya çıktığını anlatıyor.

Will Smith’in muhteşem oyunculuğu ile birlikte film hayatın inişleri ve çıkışlarını analiz edip seyircinin beğenisine sunuyor. Claire rolu ile Kate Winslet’in destek olmaya çalışma çabası da övülmeyi hak ediyor. Sevgi, zaman ve ölüm kavramlarını canlandıran oyunculardan ise Helen Mirren’a kıyasla Keire Knightley’nin performansını daha fazla beğendim. Nedeni de ‘Sevgi’nin anlatacak pek bir şey bulamamasıydı. Buna rağmen üstüne düşen görevi layıkıyla yerine getirdiğine inanıyorum.

collateral beauty

Film bir domino gösterisiyle başlıyor ve film içinde bu metafora kısa kısa yer veriliyor. Filmin sonuna doğru ilginç bir bağlantı oluşuyor onun sayesinde. Ama bence yönetmen her ne kadar kendi düşündüğü şeyi domino taşlarıyla anlatmaya çalışsa da her izleyici kendine göre farklı anlamlar çıkaracaktır. Domino taşlarını bir kenara bırakırsak filmin geçtiği belli mekanların her sahnede farklı açılardan çekilmesi filmi tekdüzelikten kurtarmış ve izleyiciyi sıkmayan bir yapıya bürümüş.

Genel anlamda film sizi sıkmadan hayata dair sorular sormaya teşvik ediyor. Bu sorulara filmi izlerken çeşitli cevaplar bulabilirsiniz. Belki de bulamazsınız. Ama öyle ya da böyle mükemmel bir final ile film noktalanıyor. İzleme listenizde mutlaka bulunması gereken bir film.

Paylaş

3 Cevaplar

  1. Orakci Blog dedi ki:

    Gerçekten güzel bir film hocam tavsiye ederim. Kendi blog sitemde de paylaşmıştım bu filmi.

  2. mhanbildiren dedi ki:

    Harika bir yazi ve emek olmus tesekkurler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da hoşunuza gidebilir...