The Queen’s Gambit (2020) Mini Dizi İncelemesi

the queens gambit dizisi

1960’ların Amerika’sında geçen dizide annesinin trajik ölümünden sonra Methuen Kız Evine yetim olarak gelen Beth Harmon (Anya Taylor-Joy) travmalarıyla baş ederken bir süre sonra bir çift tarafından evlat ediniliyor. Çiftin Beth’deki yeteneği keşfetmesi uzun sürmüyor. Beth Harmon için yeni ailesinin de desteğiyle artık kendini kanıtlama zamanı geliyor.

the queen's gambit dizisi

Üstün bir yeteneğe sahip olan Beth satranç tahtasında oldukça acımasız bir kız. Bir oyuncunun tahmin ettiği gibi bütün taşlarıyla saldırıyor. Bunu sezgisel bir zekâdan doğan ölümcül bir doğrulukla yapıyor. Maçlarının atmosferi ve Beth’in daha düşük rakiplerle yaptığı maçlar Anya Taylor-Joy’un izlenilesi performansıyla şekilleniyor. Çoğunluğu kararlı yakın çekimlerle yakalanan çalışmalardan oluşan ufak ifadeleri dışarıdan öfke, kafa karışıklığı ve korkusuz stratejiler olarak Beth’in zihninde patladığını görüyoruz.

the queens gambit dizisi

Bir satranç maçının hızlı ritimleri sadece Taylor-Joy’un heyecan verici performansıyla değil, yapımcının büyüleyici kurgusu ile de harika bir şekilde sergileniyor. Brady Bunch’tan esinlenen karo formatı gibi sezgisel bölünmüş ekranlar ve satranç tahtasındaki boşlukların devam eden maçları gösteren ayrı çerçeveler haline geldiği bir çekim, hareketsiz bir oyunu dinamik bir eyleme dönüştürüyor. Dizide yer alan bütün satranç tahtalarındaki taşların dizilimini de Garry Kasparov’un hazırladığını söylemek isterim. Satranç bilen biriyseniz kamera açılarının değiştiği anlarda veya sahne değişimlerinde dahi tahtadaki taşların hiçbir zaman oyunun gidişatından farklı bir pozisyona gelmediğini fark edebilirsiniz.

the queen's gambit dizisi

The Queen’s Gambit’in yardımcı karakterleri aslında Beth’in tahtasındaki piyonlar gibi; amaçları sınırlı. Sorumlu Bay Schaibel, ona okulun bodrum katında satranç oyununu öğreten sarhoş bir adam. Beth’in yetimhanedeki en iyi siyahî arkadaşı Jolene, ona okulda yaşamanın ipuçlarını gösterirken sakinleştirici hapların tadını çıkarmaya ikna eden bir arkadaş. Townes ise Beth için sadece geçici bir aşk serüveni. Diğer karakterler de maalesef aynı kaderi paylaşıyor. Büyüleyici figürler olarak giriyorlar ve ansızın oyundan çıkıyorlar.

the queen's gambit dizisi

Renk ve ışık anlamında sahneler o kadar karanlık ki bir yerde kendinizi 1960’larda piyasada herhangi bir lambanın olup olmadığını merak ederken bulacaksınız. Beth, zengin mimariye sahip canlı şehirler olan Las Vegas, New Mexico ve Paris’i ziyaret ettiğinde bile şehirler sıkıcı yerlere dönüşüyor. Beth dünyayı yalnızca gri olarak görebilir ama neden aynı donuk görüntülere biz de maruz kalıyoruz ki?

Gelişmemiş yardımcı karakterler ve sevimsiz melodramdan doğan tahmin edilebilir sahneler genellikle The Queen’s Gambit’in hareketliliğini dizginliyor. Dizinin yazar ve yönetmeni Scott Frank, yönetim kuruluna koyduğu cinsiyetçilik, ırkçılık ve bağımlılık gibi derin sosyal farkındalık temalarını dizide anlatmaya çalışırken izlenebilirlikten biraz da olsa ödün vermiş gibi duruyor.

Geçmiş zamanlarda geçen eski tarz mekanlara ve kıyafetlere ilgi duyanlar için The Queen’s Gambit oldukça fazla çeşitlilik sunuyor. Bunun yanında dizinin tamamını kapsayan dünya çapında turnuvaları düzenlenen ve bir spor dalı olarak kabul edilen masa oyunu Satranç ile ilgilenen biri olmasanız bile kendinizi diziyi izledikten sonra en az bir maç yapmak zorunda hissedebilirsiniz.

Dizilerin peynir ekmek gibi tüketildiği günümüz şartlarına göre gayet iyi bir yapım olan The Queen’s Gambit 7 bölümlük mini bir dizi olarak Netflix’te yer alıyor.

Paylaş

4 Cevaplar

  1. Uzun zamandır uğramıyordum bloga. Yeni tasarım çok güzel olmuş. Tebrikler…

  2. Emre AKSU dedi ki:

    harika ve sürükleyici bir diziydi.

  3. Konus dedi ki:

    Bende Katılıyorum Emre bey çok güzel bir dizi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da hoşunuza gidebilir...