Bir Fena Manzara Kitap İncelemesi
Ahmet Utku Çetinkaya’nın ilk romanı Bir Fena Manzara beni hakkında bir inceleme yazacak kadar etkiledi. Kitap Mahal Edebiyat ve İmgenin Çocukları kolektifiyle 2022 yılı içinde yayımlanmış. Editörlüğünü ise Onur Özkoparan üstlenmiş. Her şeyden önce Bir Fena Manzara bir oturuşta rahatlıkla bitirilebilecek bir akıcılıkta, okuması ve anlaşılması kolay bir eser olmuş.
Arka kapak yazısında “Rutinine düşkün emeli bir bürokratın, değerleri hiçe sayan haysiyetsizleşme öyküsü.” yazıyor. Kitabı çok iyi anlatan bir tanıtım cümlesi, gerçekten okurken bu emekli adamın yaptıkları beni çokça defa hayrete düşürdü. Bütün yolculuk ana kahramanımız Bilal Soygazi’nin apartman dairesinin karşısındaki Çiçekli Parkı’nda ağaçların kesilmesiyle başlıyor. Bilal Soygazi bir anti kahraman, iyi bir insan değil ve bencillikte çığır açmış bir karakter. Emekli noter olduğu için, bağlantıları sayesinde parkın yerine bir otel yapılacağını öğreniyor. Kolları sıvıyor ve parkın yok olmasına izin vermemek için kendini bürokratik yozlaşmaların ve çıkar peşinde koşan insanları ortasına atıyor. Kahramanımızın sosyopati eğilimleri olan kötü biri olması, onun bu mücadelede işine yarıyor. Bilal Bey kitap boyunca o kadar çok yalan söylüyor ki kendisi bile bir yerde bunu kendine itiraf ediyor. “O kadar çok yalan söylüyorum ki, gerçeklerin gücünü unutmuşum.”
Bir Fena Manzara’da karakterlerin ayakları yere basıyor. Sadece Bilal Soygazi değil yan karakterler de kendi içlerinde tutarlı davranıyor ve geçmişleri olan derin düşünülmüş karakterler. Kitap sizi mekanlar konusunda da içine alıyor ve okurken sürekli yaşananları gözünüzde ister istemez canlandırıyorsunuz. Ayrıca kurgusu üzerinde iyi düşünülmüş. Akışta gerek Bilal Soygazi’nin içinde bulunduğu şartlardan gerekse kendi hatalarından kaynaklanan problemler meydana geliyor. Ancak ana karakterimizin takıntısı, hırsı ve kendine olan inancı ile problemleri aşması için motivasyon kaynağı oluyor. Yazar Ahmet Utku Çetinkaya genç biri olmasına rağmen emekli bir karakteri çok gerçekçi ele almış. Kitap ilerledikçe Bilal Bey’in derdinin, gerçekten yeşili korumak mı yoksa başka şeyler mi olduğu daha net ortaya çıkıyor. Gerçeklerin ortaya çıkması ise okuru derinden etkiliyor. Bir Fena Manzara, ana karakterimizin yaşadığı iç çatışmaların zirveye çıkması ile de çok vurucu bir finale sahip. “Nasıl insanlığımı kaybettim? İnsanlığını kaybeden diğer insanlar yüzünden mi? Hayır, bahaneye gerek yok. Eleştirdiğim insanlardan bir farkım yok. Artık eminim, insan dünyanın en kötü canlısı.”