Objektifimden İbretlik Fotoğraflar #3
Konu: Simya ve kuzenim bir soruda takıldı. Ona yardımcı olmamız gerekecek sanırım.
Bu fotoğrafı efekt vererek mi çektim bilmiyorum ama Samsun bu mart ayında ayrı bir güzel görünüyor. Şehre sis çökmüş ve şehrin ışıkları şehre inen birer yıldız gibi bizlere gülümsüyor.
Torrent denen şeyi öğrendiğimden beri korsan veya orjinal oyun ve film elime geçmemişti. Ta ki kuzenim resimdeki oyunları almaya başlayıncaya kadar. Bu karede gördükleriniz hayatımda elime geçen ilk orijinal oyun seti.
19 Mayıs günü Samsun’a bir aksilik olmazsa bir denizaltı ve iki gemi gelir. Samsun halkı da bu deniz araçlarını gezer. 2010 yılında denizaltını gezdiğimden bu sefer gemileri gezmeyi tercih ettim. Geminin silahlarındaki bir detay ilgimi çekti. Hani olur ya böyle birbirine kaynaşmış gibi görünen yerler genelde üzerinde boya çekilen yerler olur. İlk görüşte sanki yerinden oynamayacakmış gibi durur. Bu fotoğraftaki silah da aynen öyle idi ve oradaki görevli subaya bunun yerinden oynayıp oynamadığını sordum. “Hiç öyle şey olur mu?” diye karşılık verdi ve ekledi: “Sadece bırandalarını açmamız ve ilgili subaylara “ateş” komutunu vermemiz yeterli.” dedi. Bu gemi saatte 60 km hızla gidiyormuş. Bu yavaş gibi görünse de 250 tonluk bir yükün 60 km ile gitmesi gayet iyi bir durum bence.
Bu kare oyunculuğuna hayran kaldığım sanatçı Will Smith’in Siyah Giyen Adamlar 3 filminden. Burada ilginç olan şey projeksiyon cihazının evimde, perdenin başka bir yerde olması. Durum böyle olunca imdadıma stor perde yetişti. Özellikle filmin bu karesini çekmemin nedeni ise filmi stor perdeye yansıttığımdan dolayı film aynı zamanda ayna efekti verilmiş gibi arkadan da izlenebiliyordu. Dışarda da bir takım genç bu filme takılmış olsa gerek bu sahnede yüksek bir sesle kahkaha attılar.
Hayatımda yaptığım 2. makarnanın resmidir bu. İlk yaptığım makarna çok yağlı ve tuzsuz olmuştu. Bunda tuz sorunu ortadan kalktı ama bu seferde yağ az gelmişti. Belki de gelmemiştir. Bunu makarnalar birbirinen kopamadığı için söylüyorum. Belki yağdan olabilir ama şimdi hatırladım da o makarnayı suda süzmemiştim.
Sanırım zamanlamayı tam ayarlayamadım yada ben ayarladım da telefonum ayarlayamadı. Burada ilginç olan şey gerçek hayatta düzgün bir yapıya sahip olan kuzenimin hayalet görünümlü bir yaratığa dönüşmesiydi.
Kim demiş Renault Spring’in 100’ü geçemeyeceğini. 20 yaşını dolduran arabamıza yaş günü hediyesi olarak maksimum hızını tanıma fırsatı sunduk. Motoru da ona hediye 20 km daha fazla vererek 120’ye kadar çıktı. 90’a geri indiğimizde hararet ibresi 3. çizgiye gelmişti. 3. çizgi demek motorun suyu tahliye tankına atması demek. Bu da tehlikeli birşey. En son suyun basıncından dolayı tankın vidası fırlamıştı.
Hem iyi hem kötü fotoğraf çekimleriniz olmuş. Samsun’u akşam çekmişsin ve pek bişey belli olmamış. Ayrıca makarna iyiymiş. 🙂
Çok güzelmiş hocam