Dom (Vin Diesel) ve Brian (Paul Walker) bundan önceki film olan Hızlı ve Öfkeli 5: Rio Soygunu‘nda şehre hakim bir adamın çetesini çökertip, ekibe 100 milyon dolar kazandırmıştı. Bu işi de başarılı bir şekilde halleden ekip dünyanın dört bir yanında paralarının keyfini sürüyordu. Bu arada Ajan Hobbs (Dwayne ‘Rock’ Johnson) dünyada 12 ülke ve 4 kıtaya yayılmış bir yapılanmayı araştırmaya başlar. Bu örgüt paralı askerlerden oluşmakta ve başındaysa Dom’un kız arkadaşı Letty yer almaktadır. Bu adamları yerle bir etmenin tek yolu onları kendi seviyelerine çekmektir. Hobbs, Dom’a takımını Londra’da yeniden toplamasını teklif eder, Dom ise bu işin karşılığında haklarındaki tüm davaların ve suçlamaların düşürülüp eve geri dönmeyi, ailesine kavuşmayı ister. Hobbs’un da başka çaresi olmadığından teklifi kabul eder ve eski günlerde olduğu gibi ekip yine iş başındadır.

Fragman

05 Temmuz 2013 Cuma, 03:12 (GMT+02:00) – Filmin bitmesinin üzerinden 10 dakika geçti ve sıcağı sıcağına bu satırları yazıyorum. Şu noktadan sonra ne diyeceğimi bilemediğim anlar başladı. Sen git 5 film çek seri yap. Sonra altıncısını da çek aynı zevki versin. Bir de üstüne yedincisi için zemin hazırla. Film tek kelimeyle… şeklinde başlayıp filmi öven ifadeler bile az kalır. Seriyi izleyenler bunu zaten bilir.

NOT: Bu kısımdan sonrası *** işaretine kadar filmin konusu hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir.

Filmin başlangıcında Brain’in kurduğu güzel aile ve diğerlerinin yaşantıları gösterildi. Serinin beşinci filminden Rico Santos (Don Omar) ve Tego Leo (Tego Calderon) yoktu ama olsun fazla bir kayıp değil. Dom uyandığında manzaraya bakışında nedense bir şeylerin olacağını sezdiğini fark ettim. Bu bilerek yapılmış bir hareket olabilir ya da ben öyle algıladım ama bazı sahnelerde gerçekten Dom’un duygularını belirtirken oluşan yüz ifadesi oldukça gerçekçiydi. Genel olarak tüm karakterlerin davranışları daha da derinleşmiş ve su yüzüne vurmuştu. Bu kadar gerçekçi hisler ancak bu kadar iyi bir şekilde izleyiciye yansıtılabilirdi. Tabi bunu yedinci filmi izlemeden söylüyorum. Yine serinin diğer filmlerindeki gibi aile bağı öne çıkmış ve bütün ekibi bir arada tutuyordu. Özellikle sürpriz çıkışlar filmin tuzu biberiydi adeta. Hele ki son sahnede Jason Statham’ın gelmesi. Enfes… İnsanların kafasında şöyle de bir soru işareti var. Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Drift filminde Sung Kang‘ın canlandırdığı karakter Han ölmüştü ancak serinin dördüncü filminde tekrar hayata geri döndü. Hızlı ve Öfkeli: Rio Soygunu ve altıncı filmde onu tekrar gördük. Sorunun cevabı şu: Filmlerin sırası ile senaryo sırası bir değil. Altıncı filmin son sahnesinde Jason Statham, Han’ı öldürüp Dom’u tehdit ediyor. Yani senaryo sırasına göre Hızlı ve Öfkeli: Rio Soygunu, Hızlı ve Öfkeli 6, Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Drift, Hızlı ve Öfkeli 7 şeklinde gidiyor. Zaten Han’ın Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Drift filmindeki tavırlarından sevgilisini kaybeden boşluğa düşmüş bir erkek olduğunu anlayabilirsiniz. Bu olaya göre serinin yedinci filmi Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Drift filminde Sean (Lucas Black) ile Takashi (Brian Tee) arasındaki yarıştan sonra ya da filmin son sahnesindeki Dominic Torretto’nun (Vin Diesel) Sean ile yarışmasından sonra başlayabilir. Muhtemelen yedinci filmde daha büyük bir iş olacak ve Dom Sean’ın ekibine de ihtiyacı duyacak. Eğer böyle olursa of of of…

***Filmi izledikten sonra araştırmalarım doğrultusunda Jason Statham’ın serinin yedinci filminde sadece son sahne değil tüm filmde oynayacağını ve Shaw‘ın (Luke Evans) abisi Ian Shaw rolünde olacağını öğrendim. Tamam beş filmi iyi hoş çektin hepsine güzel senaryo buldun altıncı filme de güzel bir senaryo bulmuşsunuz da yedinci filmde neler olacağını tahmin bile edemeyeceğimiz kadar zorlamasaydınız be. Bu cümlede geçen güzel kelimeleri sadece bir maske. Anlatmak istediğim o kelimeden daha da öte. Metafizik bir kavram. Filme verdiğim puan 10/10.

Paylaş

Etiketler: AksiyonGerilimSuç