Suicide Squad (2016)
Amanda Waller tarafından oluşturulmuş gizli bir devlet kurumu olan ARGUS en azılı suçluları bir araya getirerek bir ekip kurar. ARGUS’un amacı devletin müdahale edemediği tehlikeli ve gizli işlerde bu ekibi kullanmaktır. Bu görevleri yerine getirmeleri karşılığında ise ekibin her üyesine hapis cezalarından kurtulacakları sözü verilmiştir.
Suicide Squad vizyona girmeden önce onlarca fragman ve oyuncu yorumlarıyla beklentileri yükseltti. Fakat filmin ilk gösteriminden sonra film oldukça fazla olumsuz eleştirinin hedefi haline geldi. Hal böyle olunca film vizyona girdiğinde insanlar ister istemez filme gidip gitmemek konusunda kararsız kaldı. Ancak baştan söylemek gerekirse olumsuz yorumların aksine film fazlasıyla akıcı, bol kahramanlı ve gayet eğlenceli bir film olmuş.
Çizgi roman okumayan birisi olarak marvel ve dc evrenini dizilerden ve filmlerden takip ettiğim kadarıyla söylemem gerekirse ‘Suicide Squad’a iyi ki de gitmişim!’ diyorum. Flash’tan tutun, Batman’e kadar çoğu karakter de azar azar gösterildi ve hikaye ile olan bağlarına az da olsa yer verilmiş oldu. Arrow dizisini takip edenler için de ARGUS’u bir filmde görmenin oldukça heyecan verici olduğunu düşünüyorum. Zaten dizide de ufak çaplı da olsa bir Suicide Squad ekibi kurulmuştu.
Film hakkındaki yorumları okuduğumda genel olarak çizgi romandaki olayın tam olarak yansıtılamadığı şikayetleri gözüme çarptı. Hollywood yapımlarını ve 2016 yılında olduğumuzu düşünürsek ve üstüne bir de bu kadar hikayenin 2 saate sığdırılmasını göz önünde bulundurursak bu tür şikayetlerin gelmesi kaçınılmazdı.
Hikayeye genel olarak baktığımızda film ‘Batman v Superman: Adaletin Şafağı’ filminden sonra Superman’in öldüğü (veya öyle zannettiğimiz) zamanda geçiyor. O filmde sorulan ‘Başka bir Superman gelirse halimiz ne olur?’ sorusu bu filmde de soruluyor ve bu sorun üzerine ekip kuruluyor.
Filmin yaklaşık ilk 15 dakikası karakterlerin tanıtımıyla geçiyor ve bana göre filmin en eğlenceli kısmı da bu. Karakterleri burada tek tek analiz etmek yerine çoğu izleyicinin hemfikir olduğu DeadShot ve Harley Quinn ikilisine değinelim. Sıkı bir Will Smith hayranı olarak söylemek isterim ki bir süper kahraman olmak (kötü de olsa) ona çok yakışmış. Ama tabi Hancock karakterinin de yeri ayrı. Filmde DeadShot’ın öne çıktığı birçok sahneye yer verilmesi beni oldukça mutlu etti. Ekibin diğer karakterleri biraz gölgede kalsa da özellikle Diablo karakterini çok beğendim. Gelelim Joker’e. Joker fanları bu filmi izleyince aradıklarını bulamamış anlaşılan ki okuduğum üç yorumdan ikisinde Jokerle ilgili şikayetler mevcut. Jared Leto ile önceki oyuncular arasında gözle görülür bir fark var fakat bu film için yeterli performans sergilediğini düşünüyorum. Joker karakteri objektifin karşısında da fazlasıyla yer almış bence.
Suicide Squad hakkında son satırlarımı yazarken söylemeden geçemeyeceğim. Marvel’in o güllük gülistanlık güneşli havasına karşın DC’nin karanlık evreninde geçen bu filmi 2D olarak izlemeyi tercih edin derim. Filmin atmosferi zaten karanlık, üstüne gözlükler de kararttı. Bazı sahnelerde gözlüğü çıkarıp izlemek zorunda kaldım. Bu durum kişiden kişiye göre değişebilir ama siz yine de demedi demeyin.
Kim ne derse desin DC evreninde 2 saat geçirmek için bile Suicide Squad izlenir. Adamlar yapmış abi.