Devr-i Alem #9

Serinin bundan önceki yazısını 29 Ekim 2014 tarihinde yazmışım. O günden bugüne 7 ay geçmiş. Bundan önceki yazının diğer yazıyla arası 5 aydı sanırım. Giderek artan bir zaman aralığı olduğunu fark edip bir an önce yazmaya giriştim. Bu yazıyı vizelerden sonra eve gittiğimde finaller gelmeden yazmayı düşünmüştüm. O yüzden evdeyken önceki yazıdan beri elime geçen fotoğrafları tek tek topladım ve geldim. İyi ki finaller gelmeden diye kendimi ayarlamışım yoksa yine uzar giderdi. Not: Bugün finallerin 1. günü.

Malum zaman aralığı uzun olunca yazıda yer alan fotoğraflar da bir o kadar fazla oldu. Birkaç tanesinin öncekiyle veya sonrakiyle bağlantısı olduğu için bir resimde birleştirip öyle koymayı uygun gördüm. Fotoğrafları bir araya getirip yazıya ekledikten sonra gördüm ki: Bu yazıda çok manyak şeyler var! Hepsinin hikayesini size anlatmak için sabırsızlanıyorum.

WP_20140909_17_53_58_Pro-vert

Bu iki bilet benim için çok şey ifade ediyor aslında. Okulların açılmasına 2 hafta kala ailemle beraber yaptığımız geziden bir hatıra. Hatıra demeyelim. Daha doğrusu blogumda yer vermek için kenara ayırmıştım. Fakat yer alacağı yazı olarak bunu düşünmemiştim. Ayrıca bir gezi yazısı yazıp etraflıca anlatacaktım tabi ama ha şimdi, ha şimdi diye diye üstünden 8 aya yakın zaman geçince yazma hevesim gitti. Bir de o geziden sonra Gençlik Bakanlığı’nın Gençlik Kampları projesi kapsamında Manisa’ya kuzenimle birlikte kampa gittik. Onu da peşine yazacaktım ama nasip olmadı. Şimdi fotoğrafa odaklanalım. 3 günlük Ordu, Giresun ve Trabzon gezimizde son durak Uzun Göl idi. Ondan hemen önce Sümela Manastırı’na uğrayacaktık. Babam burayı hep ders kitaplarında gördüğünü gelmenin ancak nasip olduğunu söyleyip duruyor ve şaşkınlıklar içinde mekâna doğru yol alıyorduk. Ben de heyecanlıydım. Benim de durumum farklı değildi tabi ama babama nazaran bir 20-30 sene daha erken olacaktı Sümela Manastırı’na ayak basmam. Sonunda Sümela Manastırı’na yaklaştık ve karşımıza ilk olarak Altındere Millî Parkı çıktı. Giriş ücretliydi. Sadece araba için para aldılar. Üssteki fiş onun fişi. Sonra bir yerde arabayı park edip geri kalan yolu yürüme çıkmamızı istediler. Bunu isteyen adam da pek görevli birine benzemiyordu. Bunun yanında yukarı çıkan araçları görünce biz de bastık gittik. Çık çık yaklaşık 20 dakika tırmandık. İlerledikçe arkamızda bir sürü yaya turisti geride bırakıyorduk. En sonunda Sümela Manastırı’na vardık ve arabaların olduğu yere arabayı park ettik. Çünkü yol bitmişti. Ardından dağın yamacına yapılmış ve tahtalarla desteklenmiş patikadan devam ettik. Tam girmeye niyetlenmiştik ki bir kontrollü geçiş kapısı daha. Bileti sorduk. Kişi başı 15₺ dediler. Annem, ‘Ben yoruldum. Siz gidin gezin.’ dedi ama asıl nedeninin farklı olduğunu anlayabiliyorduk. Sonuçta buraya kadar gelip orayı ziyaret etmemek olmazdı. Israrlarımız sonunda annemi ikna ettik ve 3 kişi (kardeşime para almadılar.) manastıra girdik.

500px profilimde manastırın genel bir fotoğrafını paylaştım. Buradan gözatabilirsiniz.

Eğer yolunuz buraya düşerse muhakkak birkaç rehber olacaktır. Onların peşine takılıp güzelce manastırın tarihini öğrenin.

Kısa bir not: Manastır 09:00 – 18:00 saatleri arasında açık. Ziyaret edeceğiniz tarih de 15 Ağustos ile çakışmasın. Çünkü o tarihte özel bir gün olduğundan Yunanlılar için manastır 15:00’a kadar kapalı kalıyor ve sadece Yunanlılar ziyaret edebiliyor. Oradayken aldığım bilgi bu.

WP_20140915_17_35_07_Pro

Bunu koyup koymamak arasında gidip geldim ama söylemeden de edemeyeceğim. Ya 2015 yılına gelmişiz 5. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer alan görsele bak?! (Fotoğraf 2014 yılında çekildi.)

WP_20140916_16_10_20_Pro-horz

Vee karşınızda bir adet vosvos ve bir adet Aven. Gran Turismo 6’yı bilenler bilir. O kadar geniş araç yelpazesine sahip ki bir araba satın alırken karşısında günleriniz geçebiliyor. Ancak bu görselde yer alan iki aracı alırkenki yaşadığım mutluluk diğerleriyle karşılaştırılamaz bile 🙂 Bu arada beraber oynamak isterseniz PSN kimliğim: SonSamsunlu. Gran Turismo 6 Yarışçı Doğanlar Kulübüme de beklerim.

WP_20140917_18_51_55_Pro

Yine bu serinin bir yazısında böyle bir durumla karşılaşmıştım. Onda sadece ekranın alt kısmında Windows XP işletim sistemine ait başlat çubuğu bulunuyordu. Ama bunda durum gerçekten çok farklı.

WP_20141003_15_23_21_Pro

İşte uzun araştırmalar sonucunda beklenen an. ASUS X550JK. Kurban bayramı yaklaşırken babama konusunu açmış ve birlikte araştırmalara başlamıştık. Lenovo G550’nin hızıma yetişemediğini, işlemleri çok uzun sürede gerçekleştirdiğini ve bu nedenle başında gerekenden fazla kaldığımı söylemiştim. Sağolsun babam da hak verdi. Yaklaşık bir ay süren bir araştırma sonucunda taleplerimi fazlasıyla karşılayabilecek olan ASUS’un bu modelini bulduk. pcdepo.com‘dan zaten indirimdeyken saat 22:00 gibi fazladan bir indirimle 1.700₺‘ye aldık. Bunun için hüzünlü bir yazı yazmak istemiştim ama o da yalan olmuştu her zamanki gibi. Sonuçta 2009’dan 2014’e kadar Lenovo’yu kullanmıştım. Tabi ki alışması uzun zaman aldı ama gelin görün ki şu an kucağımda X550JK ile bu yazıyı yazmaktayım. ‘Lenovoya ne oldu?’ derseniz. Okumaya devam edin derim 🙂

WP_20141002_23_10_30_Pro

Asus’un X550JK modelini seçmemdeki en büyük etken görselde de anlatmaya çalıştığım gibi NVIDIA GeForce GTX 850M model ekran kartına sahip olmasıydı. En iyi oyun bilgisayarlarına gözattığınızda buna yakın ya da bundan biraz üstte yer alan modellere rastlarsınız. Bu fiyata bu ekran kartı gerçekten kaçırılmayacak bir fırsattı. Tabi X550JK’nın özelliklerine baktığınızda da anlayacağınız üzere adamlar yememiş içmemiş ekran kartı ve işlemciye yüklenmişler. O yüzden de HDD’si 5400rpm’e sahip 500GB’lık bir HDD. Web kamerası da özelliklerde :Var şeklinde yazıyor genelde. (Burada espri yaptım. VGA çözünürlükte bir kamerası var.) Ama iş görüyor mu görüyor. Skype’da görüşme yaparken karşıdaki kişi beni fark edebiliyor. Onda sıkıntı yok. Ekranına gelirsek sadece bu ekrana bakınca sorun yok ama iş yanına başka bir ekran koyup karşılaştırmaya gelince fark bariz belli oluyor. Ben de bunu kardeşimle Trine serisini oynarken fark ettim. İşlemci de i5 4200H. Benim için yeterli. i7’lik bir işim yok ve fazlasıyla yetiyor.

WP_20141010_16_05_54_Pro

İşte Lenovo’nun elimden çıktıktan sonraki hali. Bilgisayara güzelce bir format atıp tertemiz şekilde babama verdikten sonra annem almış eline silmeye başlamış. Babam da bunu görünce bilgisayarın içini sökmüş ve beraber baştan aşağı temizlemişler. Ben de sevindim açıkcası. İlk aldığımız hale gelmişti bilgisayar 😀

WP_20141201_004

Vestel 70 ekran aile yadigârımıza hüzünlü bir veda ettikten sonra yukarıdaki görselde yer alan sayfanın çıkmasına neden olan onay butonuna tıklamıştık. Yine her alışverimizde yaptığımız gibi uzun araştırmalar sonucunda bu televizyonu almaya karar vermiştik. Tabi fiyat olarak da bulabildiğimiz en ucuz ürün GittiGidiyor’da idi. GittiGidiyor’u babama ilk öğrettiğimden beri (Yaklaşık 5-6 sene) durum bu kadar fiyata sahip bir ürünü internetten almaya kadar geldi. Bunu özellikle koydum ki takipçilerimden gelen sorular ve yakın arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla e-ticaret sitelerine yönelik olumsuz bir önyargı var. Gerektiği gibi araştırmanızı yapıp ürünü alacağınız satıcıyı doğru seçtikten sonra hiçbir sorun kalmıyor.

10903719_1527398270858606_180573404_n

Geçen sene B sınıfı ehliyetimi aldıktan sonra babamın da endişe edecek bir şeyi kalmamıştı. Yavaş yavaş arabayı bana vermeye başlayınca yapmadan edemedim ve dümdüz uzun bir yolda kırmızı ışıklarda beklerken yandaki arabaya bir bakış atıp boştayken biraz gaz verdim. Filmlerde gördüğüm ve ayrıntılarıyla hayal edemediğim o anı yaşıyordum. Sarı ışık yandı ve ‘Anne, baba, sıkı tutunun!’ dedim. (Merak atmayın araba nitro falan yok :D) Seri bir şekilde vitese geçip yandaki arabaya bayağı bir fark attım. O an nasıl bir duygu seli yaşadıysam arabanın markasını hatırlamıyorum. 100’e kadar çıkınca bıraktım. 90’da yoluma devam ettim. Ama o anki duygu… ‘Anlatılmaz yaşanır.’ demek kalıyor bana.

WP_20150201_016

Fotoğrafta yer alan tatlı çocuk dayımın oğlu olur. Adı da Akif Kerem. Arabalara duyduğu ilgiyi bildiğimden dolayı bize geldiklerinde hemen GT6’yı açıp kolu eline verdim. Virajı az olan bir yolda biraz yarış yaptıktan sonra kolu bana uzatıp benim oynamamı istediğini işaret etti. Ben de onu aldım kucağıma başladım drift çekmeye. Lastikten çıkan seslere de hayran kalıyor bu arada. Sonra bir de baktım ki uyumuş kalmış 😀

WP_20150301_007

Güvenlik kamera sistemlerinin yanında gelen o küçük farelerdendi. Tekerleğinin tırtıklı olması beni benden almıştı. O kadar dikkatli kullanmama rağmen kısa zamanda yitip gitti. Çok anımız geçti birlikte. Seni hiçbir zaman unutmayacağım güvenlik kamera sistemi faresi. Ve… Hoşgeldin Logitech M185. Laptop kullanırken sürekli yer değiştirmemden dolayı farenin kablosu ara sıra ufak gerilmelere maruz kaldığı için ‘Bundan sonraki fareyi kablosuz alayım da rahat edeyim.’ dedim. Birkaç araştırma yapıp şöyle çok tuşlu bir şeyler aramaya başladım. Tam istediğimi buldum derken ürün hakkında yapılan yorumlarda karşıma hep pil sorunu çıkıyordu. Bunun üzerine ‘Basacağım üç tuş zaten.’ dedim ve hiç kargo bekleme derdi yaşamadan Teknosa’ya gidip bir adet Logitech M185 fare aldım. Bu fareyi tercih etmemdeki sebep uzun pil ömrüydü. Çevremdeki kullanan arkadaşların en çok methettiği özellik buydu. Zaten fareyi 3 Mart’ta aldım. Tarih 18 Mayıs hâlâ bitmedi 😀 Lazerinin ışıksız olması da çok iyi. Muhtemelen az pil tüketmesinin nedeni de burada yatıyor. Son olarak, dediğim de aynen çıktı. CS:GO oynarken bir sol bir sağ kullanıyorum. Hani FPS oyunlarda işime yarar diye çok tuşlu düşünmüştüm ama gerek yok anlaşılan. Ya da çok tuşlunun faydasını bilmediğimden böyle konuşuyorum. ETS 2’de de sadece bu fareyi kullanarak koca bir TIR’ın kontrolünü sağlayabiliyorum. Sol tuş: gaz, sağ tuş: fren, teker ileri: ileri vites, teker geri: geri vites, teker bas: kontak 😀

WP_20150404_007

İşte o efsane film. Vize haftasında Pazar günkü sınavın ileri bir tarihe ertelendiği haberini duyar duymaz hemen mybilet’e girip salonun tam orta yerinden bir bilet kaptım. O gün de sınav olmasa uygun bir seansa gidecektim. Nedense orjinal dil seçeneğine sahip seanslar dublaja göre çok az. El mahkum ben de gidip Türkçe dublaj seansa bilet aldım. Finallerden sonra kardeşimle orijinal dil desteğiyle tekrar izlemeyi iple çekiyorum şu an. Film hakkında görüşlerim için: Furious 7 (Hızlı ve Öfkeli 7) 2015

WP_20150420_005

Aman Allahım! O da ne! Sonunda benim de artık bir modemim var. Bugüne kadar ömrüm hep sinyal aramakla, bulduğum sinyali güçlendirmekle geçti. ‘Artık yeter!’ dedim. En son komşuyla ortaklaşa kullanıyorduk. Kardeşimin girdiği bir sınavda il birincisi olması ve kardeşimle yaptığım iş birliği sonucunda hedefimize ulaştık. Tanıdık bir abi vasıtasıyla TTNET FİBERNET LİMİTSİZ (24Mbps’ye kadar) 35GB AKN paketine aylık 49.90₺ fiyata kaydolduk. Kaydolduğumuz ay AKK’yi doldurup TTNET’in Roket özelliğini deneme fırsatım oldu.

WP_20150425_011

TTNET Roket servisi açıkken Steam’de ulaştığım en yüksek hız. Bazı kişiler için bu hız normal olsa bile bu an benim için kilometre taşı sayılacak cinstendi.

WP_20150424_001

Yukarıda satın aldığımıza dair pencerenin ekran görüntüsüne yer vermiştim. Samsung UE55HU6900 markalı 140cm ekran boyutuna sahip televizyonun bu özelliğini denemek için elimde android bir telefon yoktu. Kullandığım telefon Lumia 820. Onda bu özellik var fakat televizyonu gördüğü halde bağlantı kuramadım. Ben de bilgisayarı kurcaladım. Fazladan hiçbir program yüklemeden bu işi başardım ve kablosuz bir şekilde görüntüyü aktardım. Sorun şu ki ufak bir gecikme sıkıntımız var. O yüzden de pek oyun oynayabileceğimi veya internette gezinebileceğimi sanmıyorum. Ama film için süper bir şey. Flasha kopyalayıp atmak da var ama bu da farklı bir tercih tabi. Eve gidince bu özelliğin kullanımı ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyorum.

WP_20150425_004

İşte siz takipçilerimle paylaşmak için sabırsızlandığım bir fotoğraf daha. Tabi alttaki gidonu farklı bir modele ait olarak hayal etmiştim ama kaderde bu varmış demek 😀 Karşınızda Yuki YK 100-B Gezgin. Çocukluğumdan beri bisiklet sürmeye bayılırım. Hele o bisikleti elime aldığım ilk an paha biçilemez. O an kuşlar kadar özgür olduğum andı benim için. Çünkü elimde beni dilediğim kadar yüksek hıza ulaştıracak bir alet vardı. 21 vites sürmeye başlayınca mahalle de drag yarışları yaptığımız bile olmuştu. Extreme sporlara olan aşırı ilgimin ilk meyveleri belki de bunlar. Nedense o bungee jumping olsun wing suit olsun jetman olsun. Videolarını izlerken bile tüylerim diken diken olur. Bu motor ile bunları yapacak değilim. Motorun zevkini tatmak için onu sürmek yeterli. Yaptığınız hızın bir önemi yok bence. Güneşli bir pazar günü motorunuza atlayıp park derdi olmadan ne kadar yaktı derdi olmadan geziyorsunuz… Bundan ötesi var mı 😀 Zaten bu model en fazla 80 yapıyor. 97cc motoru var fazla bir şey beklemiyorum. Onun için bir motovlog çekme düşüncem var ama bakalım. Kafamda net bir şeyler yok şu an. Kask olarak LS2 FF351 Evil Twin. Kamera olarak da Sony Action Cam HDR-AS20 düşünüyorum.

WP_20150425_009

Geçtiğimiz 28 Nisan’da dünyaya gözlerimi açtığım andan itibaren 21 sene geçmiş oldu. Babam da sağolsun annemle gidip pasta yaptırmışlar. Ama buna annemin bir katkısının olduğunu sanmıyorum. Çünkü pastadaki renk ve yerleşim seçimi her iddiasına girerim babama ait 😀 (Şimdi sordum ikisi seçmiş.)

Başka bir devr-i alem yazısında görüşmek üzere, sağlıcakla kalın!

Rate this post

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da hoşunuza gidebilir...