Transformers: The Last Knight (2017)
Michael Bay‘in yönetmenliğini üstlendiği serinin beşinci filminde Transformerlar ile insanlar arasındaki çatışma artarak devam ediyor. Her şey sarpa sarmışken bunun üstüne Optimus Prime da kayıplara karışınca bir süre Optimus Prime’dan haber alınamaz. İnsanlık bu savaştan sağ çıkabilmek için uzun araştırmalar sonucunda geçmişine odaklanması gerektiğinin farkına varır. Cade Yeager kurduğu birtakım ortaklıklar sayesinde bazı detayları keşfeder. Böylece Transformerların neden dünyaya doğru düştüğünü öğrenir. Bu bilgi doğrultusunda Transformersların uzun zamandan beri insanlık tarihinin bir parçası olduğu anlaşılır. Artık savaşı kazanmanın ve dünyanın kurtarmanın anahtarı geçmişin sırlarında ve Transformerların dünya üzerindeki gizli tarihinde yattığı öğrenilir. Bu uğurda dünyayı kurtarmak Cade Yeager (Mark Wahlberg); Bumblebee; bir İngiliz lordu (Sör Anthony Hopkins) ve bir Oxford profesörüne (Laura Haddock) düşüyor.
Filmin başrollerinde önceki filmden Mark Wahlberg Cade Yeager rolünde, Laura Haddock, Anthony Hopkins, Josh Duhamel ve Santiago Cabrera yer alıyor.
Transformers serisini ilk kez çocukken bir çizgi filmde rastlamıştım. Ardından birkaç farklı seri çıktı ve 2007 yılında Michael Bay adında biri çıkıp filmini çekti. İşte o holywood tarzı Transformers ile tanıştığımız filmi. Sam Witwicky’i Shia LaBeouf’un, Mikaela Banes’i Megan Fox’un canlandırdığı efsane serinin ilk filmi. O filmle Optimus Prime’ı karizmatik sesi ve duruşuyla tanımıştık. Ardından yenilenler intikam almak için geri döndü. Kadro aynıydı. Aksiyon ve eğlence yine yerindeydi. Sonra Ay’ın karanlık yüzü ortaya çıktı ve Megan Fox kadrodan ayrıldı. Daha sonra insanoğlu Transformerlar ile yollarını ayırmış ve Shia LaBeouf’un yerine başrole Mark Wahlberg gelmişti. Kayıp Çağ’ın ardından insanoğlunun geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği gizem dolu o macera başladı ve Son Şövalye ortaya çıktı.
Mark Wahlberg’li bu ikinci filmde seriden kaybolan birçok şey vardı. Benim gözlemlerime göre Optimus Prime’ın karizması biraz da olsa yok olmuş gibiydi. Filmin çoğunda otobotların kendi başına başıboş dolaşmaları ve Optimus’un yoldan çıkması filmin çok dağılmasına neden olmuş. Senaryo da bir o kadar parçalanmış gibi geldi. Filmin genelinde bir bütünlük olmadığı için filme odaklanmak oldukça zordu. Transformers’ı Transformers yapan o yerinde espriler iyiydi güzeldi de keşke o sahneler oldu bittiye getirilmeseydi. Nedense o sahneler çok hızlı geçilmiş ve tepki verene kadar ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Finali her ne kadar tahmin edilebilir olsa da gelecek filmler için hala bir umut olduğunu söyleyebilirim.