Hızlı ve Öfkeli Evreninde Geçen Bir Macera: Hobbs and Shaw (2019) Film İncelemesi
Eski bir İngiliz askeri olan Shaw (Jason Statham) Amerika’nın Diplomatik Güvenlik Servisi’nin sadık bir ajanı olan Hobbs (Dwayne Johnson) ile kardeşinin intikamını almaya çalışırken tanışmıştı. Siber-genetik olarak geliştirilmiş anarşist Brixton (Idris Elba), insanlığı sonsuza dek değiştirebilecek sinsi bir biyo-tehdidin kontrolünü ele geçirdiği anlaşılınca bu ikiliden yardım istenir. En son ortak düşmanları Cipher’a karşı birlikte karşı koymuş ikili bu kez yine aralarındaki gerilimi bir kenara koyup ortak bir düşmana karşı savaşmak zorunda kalıyor.
Filmde geçmişi olan ve bunu izleyiciler önünde yaşayan iki karakter var Hobbs ve Shaw. Bunların yanında bir de çekici kadın bir oyuncu ve bir de kötü adam. Tüm bunları bol aksiyon ve bilim kurgu ile gerçeklik arasındaki ince çizgide buluşturunca ortaya muhteşem bir hollywood filmi çıkmış. Filmin daha öncelerde izlediğim 1989 yapımı Sylvester Stallone ve Kurt Russell’ın oynadığı Tango & Cash filmi ile ortak yanları bulunuyor. Öyle ki öne çıkan Hobbs ve Shaw karakterleri yanında Hattie ve Brixton biraz geri planda kalıyor.
Fragman
Hobbs and Shaw filminin kendine has bir görevi de var aslında. Alıp başını giden Hızlı ve Öfkeli serisine yeni bir soluk getirmek. Zaten neredeyse 10. filme dayanacak seriye yeni bir film çıkarmak mantıksız olurdu. Bilirkişiler de oturup düşünmüşler ve günümüzün popüler olayı ne abi? demişler. Kendi aralarında yapılan konuşmalardan ayrı bir evren oluşturma fikri çıkmış. Bu da işi oldukça farklı boyutlara taşıyor ki bunu sadece Hızlı ve Öfkeli evreni olarak da düşünmeyin. Filmi izlerken Shaw’ın sığınağında sizi mükemmel bir sürpriz bekliyor. O sahneyi izlediğimde önümüzde göreceğimiz muhteşem filmler olacağını hissettim.
Filmin aksiyon dozunu ve hareketli sahnelerini çok beğendim. Özellikle bazı sahneleri yavaş çekim sunmaları filme farklı bir hava katmış. Yönetmen bu sahnelerde bilim kurgu ile gerçeklik arasındaki ince çizgiyi korumayı başarabilmiş. Bir tık ötesi Transformers iken doğru yolu bulmuş. Kovalamaca sahneleri ise ayarında bırakılmış ne çok az ne çok fazla. Filmde yine Hızlı ve Öfkeli serilerinde olduğu kadar araba var ama filmin bir Hızlı ve Öfkeli filmi olmadığını anlayabiliyorsunuz.
Filmde yoğun bir şekilde CGI (Bilgisayar üretimli imgeleme) teknolojisi kullanılmasına rağmen sadece bir sahnede gözüme battı. Gerisinin kendini belli etmediğini düşünüyorum. Belli ki Idris Elba’nın canlandırdığı Brixton karakterinden dolayı bu kadar CGI kullanmayı tercih etmişler.
Senaryo, filmin beğenmediğim yönlerinden biriydi. Neden başrol oyuncularının karşısındaki kötü karakter dünyaca tanınmış bir suçlu olmak zorunda? Hızlı ve Öfkeli serisinin ilk filmleri böyleydi. Çok da ilgi çekiciydi. Anladığım kadarıyla yapımcılar da tribüne oynayıp izleyici ne isterse veriyor. Serinin beşinci filminden sonra bu işin suyu çıktı bence. Artık kullanılacak başka malzeme bulunması gerek. Seri artık Görevimiz Tehlike olma yolunda ilerliyor neredeyse.
İki karakter arasındaki geçmişten gelen düşmanlık ve dostluk karışımı karmaşık duygu iyi işlenmiş. Aile vurgusu yine üstüne basa basa vurgulanmış. Filmde aksiyon severlerin gözünü ekrandan alamayacağı sahneler mevcut. Sıkı bir Hızlı ve Öfkeli hayranı iseniz ve damarlarınızdan aksiyon ve macera akıyorsa bu film tam size göre.
yeni izleme fırsatı yakaladım çok iyi özetlenmiş teşekkürler..
Aksiyonu çok boldu. Bu bir anlamda başarı, o kadar aksiyonu neredeyse kesintisiz yazıp sunmak. Ancak bir yandan da yorucu olabiliyordu hiç ara vermeksizin olması sebebiyle.
Güzel bir inceleme olmuş tebrikler
Teşekkürler.